Yükleniyor...

50 den az çalışanı olan az tehlikeli işletmeler ve kamu kurum iş güvenliği hizmeti alma zorunluluğu ertelendi.

6331 sayılı Kanunun 38. maddesi gereğince, kamu kurumları ile 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesi zorunluluğu 1 Temmuz 2020 tarihinde yürürlüğe giriyordu. Bu düzenleme, Kanunun çıktığı tarihten bu yana 3 kez ertelenmişti.

TBMM'ye Ak Parti tarafından sunulan kanun teklifine göre, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun, kamu kurumları ile 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için yürürlüğe girmesi 31/12/2023 tarihine kadar ertelenmektedir. Kanun teklifi

50 den az çalışanı olan az tehlikeli işletmeler ve kamu kurum iş güvenliği hizmeti alma zorunluluğu ertelendi.

Maske takmayan çalışan tazminatsız işten atılabilir

Milyonlarca çalışanı ilgilendiriyor. Kanuna göre işveren corona virüse karşı işçilerin korumak için gerekli tedbiri almak ve uygulamak zorunda. Bu tedbirlere uyarılara rağmen uymayan çalışan ise tazminatsız kovularak işinden olabilir.

Covid-19 pandemisi, birçok ülkede olduğu gibi yeniden şiddetini artırdı. Vaka sayısında ve hastanelerdeki doluluk oranında belirgin bir artış yaşanıyor. Pandeminin başladığı bahar aylarında ekonomik yaşam bir süreliğine adeta durduruldu. İş yerlerinin büyük kısmı tatil edildi. Gerekli tedbirlerin alınmasının ardından iş yerleri yeniden faaliyete geçti. Türkiye’de ve dünyada, vaka sayıları yeniden artmaya başlayınca kamuda esnek çalışmaya dönüldü. Özel sektörde ise evden çalışma imkanı olan işlerde çalışanlar yeniden evden çalışmaya döndü. Bahar aylarındaki gibi ekonomik faaliyetlerin tümüyle durdurulması beklenmiyor. Evden çalışma imkanı olmayan işlerde, gerekli tedbirler alınarak çalışmaya devam ediliyor.

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bilim kurulunun da tavsiyeleri ile sektörler itibarıyla alınması gereken tedbirleri belirleyerek rehber halinde yayımladı. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca, işverenin, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nce belirlenmiş tedbirleri alıp, uygulanmasını sağlaması gerekiyor. İş yerinde gerekli tedbirleri almayan işverene, para cezasından başlayarak iş yerinde faaliyetin durdurulmasına kadar varan idari yaptırımlar uygulanabiliyor.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yeterli tedbirlerin alınmaması, işçi için maske, siperlik gibi ekipmanların sağlanmaması durumunda işçilerin çalışmama hakkı bulunuyor.

İŞÇİLER MASKE TAKMAK ZORUNDA

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca, çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda öncelikle kendi sağlıklarını korumakla yükümlü bulunuyor. Çalışanlar ayrıca hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların da sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüler. Bu kapsamda, covid-19 hastalığı ile ilgili olarak iş yerinde alınan tedbirlere uymak ve bu konuda verilen emir ve talimatları uygulamak zorundalar.

TAZMİNATSIZ İŞTEN ATILMA SEBEBİ

Çalışanların bu dönemde dikkat etmeleri gereken en önemli husus iş yerinde ve serviste maske, siperlik gibi ekipmanları kuralına uygun şekilde takmalarıdır. Maskeyi ağız ve burnu tam kapatacak şekilde takmayıp, çenesinin altında bırakanlar veya hiç takmayanlar işlerini kaybedebilirler.

İş Kanunu’nun 25. maddesinin 1. fıkra II. bendine göre, “İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi” ile “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi” işverene derhal fesih hakkı verir.

Buna göre, maske ve siperliği iş yerinde ve serviste kuralına uygun şekilde takmayan işçi, uyarıya rağmen bu tutumunu tekrarlarsa ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeden iş akdi feshedilir. Bu işçi işsizlik ödeneği de alamaz.

PCR testi pozitif çıkan işçinin işe gelmesi de diğer işçilerin sağlığını tehlikeye atmak anlamına geldiğinden, bunu yapanlar tazminatsız atılma durumuyla karşı karşıya kalabilirler. Covid-19 tehlikesi ortadan kalkıncaya kadar hem işverenin, hem de işçilerin yükümlülüklerine dikkat etmesi gerekiyor.

Kaza İstatistikleri

Dünyada İş Kazaları

İş sağlığı ve güvenliğinde dünya gerçeklerine bakacak olursak hiç de iç açıcı bir tabloyla karşı karşıya olmadığımız anlaşılmaktadır. İşle ilgili hastalıklar nedeniyle yılda 2 milyon ölüm olurken, iş kazaları nedeniyle yılda 321.000 ölüm gerçekleşmektedir. Yılda 160 milyon ölümcül olmayan işle ilgili hastalık ve 317 milyon ölümcül olmayan iş kazası görülmektedir. Yani tüm dünyada her 15 saniyede 1 çalışan iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle ölmekte, 151 çalışan iş kazası geçirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü bu durumu “Gizli salgın” olarak nitelendirmekte, sadece iş kazalarının değil, meslek hastalıklarının da önlenmesine yönelik bir anlayış değişikliğine ihtiyaç olduğunu bildirmektedir. Avrupa ülkelerinde iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu yılda 550 ölüm, 75.000 tam maluliyet görülmekte, 149 milyon iş günü, 20 milyar euro kaybedilmektedir.

Türkiye’de İş Kazaları

Ülkemiz açısından bakıldığında da maalesef iş kazaları açısından Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer aldığımız acı gerçeği ile karşılaşmaktayız. Ülkemizde yılda 2 milyonun üzerinde iş günü kaybı ve 4 milyar liradan fazla maddi kayıp meydana gelmektedir. İşyerlerimizin %99.7’si Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ)’dir. Yani, 250’den az işçinin çalıştığı işyerleridir. İşçilerin %83.8’i KOBİ’lerde çalışmaktadır ve iş kazalarının da % 83’ü buralarda görülmektedir. Türkiye’de hergün 217 iş kazası olmakta, 4 işçi, iş kazası sonucu hayatını kaybetmekte, 5 işçi iş kazası sonucu iş göremez hale gelmektedir. İş kazalarına en çok genç, işe yeni başlayan, tecrübesiz, yaptığı işle ilgili eğitimi olmayan, mesleki tecrübesi yeterli olmayan, çevreyi, işyerini ve bölümünü iyi tanımayan işçiler uğramaktadır. Kazaların çoğu mesainin ilk saatlerinde meydana gelmektedir. Maden, inşaat, tekstil ve kimya işkollarında daha sık kaza görülmektedir.

Kaza İstatistikleri

Kazalar, meydana geldikleri saatlere göre değerlendirildiğinde, en çok sabah saatlerinde oldukları görülmektedir. Genç, tecrübesiz, deneyimsiz çalışanlar daha çok kazaya uğramaktadırlar. Cinslerine göre bakıldığında; düşme, incinme, parça- malzeme düşmesi, göze yabancı cisim kaçması, yanmalar, makinalardan ve el aletlerinden olan kazalar, elektrik kazaları, ezilme ve sıkışmalar, patlamalar, zararlı ve tehlikeli maddelerle temas sonucu oluşan kazalar görülmektedir. İş Kazalarının en çok zarar gören vücut kısımları ayaklardır. Bunu kafa, el ve bacaklar izlemektedir. Daha sonra sırasıyla göğüs, göz ve kol yaralanmaları gelmektedir.

İş kazalarına etkileri ve sonuçları açısından bakıldığında farklı değerlendirmeler yapılabilir. Örneğin, kazaya uğrayan kişi açısından ağrı, acı ve sıkıntı bir durumdur. Gelir kaybı, beklenmeyen ilave masraflar ve harcamalar, geçici veya kalıcı iş göremezlik nedenidir. Kişi, daha önce yapmakta olduğu işini yapamaz hale gelebilir. Fiziksel olarak buna gücü yetse bile, psikolojik olarak güvensizlik hissedebilir. Kazaya neden olan kişi ya da kişiler açısından da stres, endişe, suçlanma, pişmanlık, ilave iş yükü (rapor hazırlama, tekrar eğitimleri gibi), işyerinde itibarının zedelenmesi gibi sonuçları vardır. Bunun da ötesinde, o işyerinde çalışan herkes için iş kazalarının şok, üzüntü, endişe, moral bozukluğu, üretim veriminin düşmesi gibi sonuçları vardır. İşveren açısından da çalışma gücü ve zaman kaybı, malzeme ve makinaların zarar görmesi, işin durması, yavaşlaması, yeniden planlama, tekrarlama eğitimleri, sigorta prim ve masraflarında artışlar, firma adının zedelenmesi, sosyal baskılar, kalite, verim ve pazar kaybı gibi sonuçları kaçınılmazdır.

Maddi Kayıplar

Topyekün toplum ve ülke açısından bile iş kazaları travmatik bir durumdur. İş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle yılda iki milyonun üzerinde iş günü ve üretim kayıpları olmakta, milyarlarca liralık maddi kayıplar meydana gelmekte, tedavi yükü ve tazminatlar artmaktadır. Sonuç olarak kazaların görünmeyen maliyetleri, görünen maliyetlerin çok ötesindedir. Tüm bunların ötesinde, “insan hayatına paha biçilemez!..” Çağdaş iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yerleştiği, insan hayatının önemsendiği toplumlar bilirler ki; “Korumak, tazmin ve tedavi etmekten ucuz ve insancıldır!…” Öyleyse, korunmanın ve kazaları önlemenin ön şartları nelerdir? Öncelikle üst yönetimin bu konuda kararlı olması gerekir. Bu kararlılık iyi bir güvenlik programı ile desteklenmeli, o işyerinde kurumsal güvenlik kültürü yerleştirilmelidir. Ve bu alandaki tüm çalışmaların ölçülebilirliği sağlanmalıdır. Başarılı bir iş güvenliği programının üç temel basamağı; tehlikelerin saptanması, güvensiz davranışların giderilmesi ve güvensiz durumların giderilmesidir. Güvensiz davranışlarla etkin mücadele için kişisel düzenlemeler, eğitim ve öğretim, denetim ve disiplin sağlanmalıdır. Ancak, özendirme ve ödüllendirmenin disiplinden daha güçlü bir yaptırım olduğu da akılda tutulmalıdır. Güvensiz durumların giderilmesi için de; tasarım, alet ve makine koruyucular, kontrol önlemleri ve izolasyon, güvenli çalışma koşullarının sürdürülmesi, işyerinin, çevrenin, alet ve makinaların bakım ve onarımı gibi önlemler mutlaka alınmalı ve sürdürülmelidir.

WhatsApp (Teklif Al)
Teklif Al